//-->

Yazar Cafe

Napoleone


NapoleoneAddis Abeba: Etiyopya, Napoleone Di Carlo’ nun doğum yeridir. Burada İtalyan babası ve Fransız annesi tarafından kendisine bir İtalyan okulunda Batı eğitimi verilmiştir, ancak genç Napoleone, aynı zamanda Afrika’nın arkaik kültürünü özümsemiş ve ciddi şekilde bu insanların animistik inanışlarının ilkel ruhaniliğinden etkilenmiştir. Kendi yolunu çizerek polis olur ve Addis Abeba’ daki İtalyan elçiliğinde güvenlik görevlisi olarak çalışır, Ancak çok geçmeden mesleğine duyduğu istek kaybolur ve acı bir hayal kırıklığına uğrar. Hayal kırıklığının sebebi ise, CARDİNAL isimli bir suçluyu yakalamada başarısız olduğu zaman her defasında kendini sorumlu hissetmesidir. Acımasız bir suçlu olan Cardinal ile Napoleone, Afrika’ da kaldığı süre zarfında birkaç kez karşılaşır. Napoleone’ un can düşmanıdır. Her defasında onu aldatmayı başarır ve elinden kaçar.

Resim




İtalyan elçiliği tarafından itibar edilen bir tüccar kılığında gizlenen Cardinal, gerçek bir köle ticareti yapmayı başarır ve bütün insan yükünden kurtulması gerektiğinde ( yerli köylerinden alınan küçük çocuklar) hiç tereddüt etmez . Napoleone onun bu yasa dışı ticaretini tam ortaya çıkarmak üzeredir ki, maalesef geç kalır. 

Hayal kırıklığına uğramış olan Napoleone, kabile isyanı sırasında gerçekleşen anne-babasının erken ölümünden sonra polis kuvvetlerini bırakır ve her ne kadar bu kıtanın büyüsünü asla unutamasa da, Afrika’ dan ayrılır.



Resim



Yerli American mitolojisindeki bazı efsanelere göre, yaşadığımız bu dünya aslında yoktur, daha çok ruhlar tarafından düşlenir. Başka bir deyişle, rüyaları gören insanlar değildir, hem insanları hem de nesneleri yaratan “ Rüya” dır. Bu sebepten dolayı, kendi kendine rüya görme yetisi, insanın ruhlardan aldığı bir hediyedir. Bu Kozmik Gerçekliği algılamalarını sağlar. Napoleone, bu tezden etkilenmiş, ancak kişiliğinin rasyonel ve materyalistik boyutu bu düşünceye karşı çıkmıştır Korktuğu şey, her şeyin yalnızca bir kaostan ibaret olmasıdır. Napoleone, kendini mümkün olduğunca ayakları yere basan ve görünmez dünyanın sınırlarını koruyan kahraman bir nöbetçi olarak görür. Bu nedenden dolayı, Napoleone’ un öykülerinde her zaman, zaman ve mekanın dışında, sürekli gerçek dünyayla iletişim içinde olan bir yer vardır ve sanki bir çeşit devasa bir ambarda yaşıyorlarmış gibi, insanın hayal gücüyle ortaya çıkardığı karakterler üzerinde durulur ( Pinokyo ve yarı insan yarı boğa olan minotorlar). Rüyalar, kabuslar, düşler ve sayıklamalar burada birarada bulunur ve var olmalarını isteyenler, dünyadaki mantıklı insan yaratıcılarını beklemektedirler. Bu dünya, heyecanlı bir şekilde dürüst bir büroktat tarafından idare edilir ve Şans Yöneticisi (Governator of Chance) tarafından başkanlık edilen bilge insanlardan oluşan bir komisyon tarfından yönetilir. Bazen, Napoleone, düş gücü sayesinde geçilemez alanlara geçebilmekte, keşiflerde bulunmakta ve umulmadık insan hareketleri hakkında çıkarımlar yapabilmektedir. 



Resim


Napoleone Di Carlo’ ya ithaf edilen dizi yazıları, dedektif ve cinayet hikayelerinin temellerini belirler. Bu cinayet hikayeleri ( noir story), 2 muhteşem yazar tarafından kaleme alınır. Bunlar; film yönetmeni Alfred Hitchcock ve yazar Raymond Chandler’ dır. Ancak bu yazın geleneğinin mirası, Napoleone tarafından yürütülen çok özel araştırmaları destekler niteliktedir. Çünkü Napoleone’ un deneyimleri son derece farklıdır. Bunlar, hayal gücünün ürünü olan, sadece kendisinin gördüğü, günlük realiteyi algılamasından etkilenen, onunla bir diyalog kurarak iletişime geçen ve Lucrezia, Caliendo ve Scintillone isimli tuhaf karakterler olarak şekillenen fizik elementleridir. Napoleone için bu 3 ruh ya da elf, onu bildiği fiziksel dünyadan farklı olan bir dünyada yaşamaktadırlar, ancak bu dünya, bazen kararlarına radikal bir biçimde değiştirme eğilimine sahiptir. 

Resim


Günlük olaylar esnasında ve tabiki tarihi tarih yapan olaylarda bile, şans önemli bir faktördür.. Napoleone’ un da bahsettiği gibi, karakterin kendi ismi, biraz ironik olmakla bereber, bu adamın karizmasını ve bilinçdışı olayların gizemleriyle yüzleşen ve insan beyninin karmaşa ve gelgitlerinin içine girmeye çalışan biri için kaçınılmaz olan fiziksel ve psikolojik olarak sarf edilen enerjiyle de ilgilidir. 

Resim 

Afrika’ ya gidişinden 10 yıl sonra, onunla karşılaştığımız yer, Cenevre - İsviçre’ dir. Yaklaşık 35 yaşındadır ve Hotel Astrid isimli küçük, şahsi bir oteli işletmektedir. Daha çok otelde geceleri çalışır ve kendisinden “ evin meleği” olarak bahseden İsviçreli bir tür otel oda görevlisi olan aksi, huysuz Mrs Simenon’ a işlerinde yardım etmektedir. Napoleone, daha çok yalnız yaşayan birisidir ve suç yazınına ve onun ölümsüz tutkusu olan böceklerle ilgili çalışmalar için zamanını ayırdığı otelinde saklanmayı tercih eder. Her ne kadar neredeyse hiçbir zaman başaramadığı yalnız kalma ihtiyacı, Napoleone’ un en çok özlediği şeydir ve bu, nesnelerin çözümlenemez anlamları üzerine yaptığı çalışmaları saklamada bir perde gibidir.



Resim 




Ve o tam olarak çözemediği için, sürekli bu anlamın peşinde koşmaya mahkumdur. Görünmez dünya ile özel bir bağı olduğu halde, Napoleone mistik bir yapıda değildir: Dedektif Duman ve asistan dedektif Boulet, bir polis olarak onun yeteneklerinin farkında oldukları ve cinayet olaylarındaki otoritesini bildikleri için, sürekli onun daha somut ve gerçekçi araştırmaların içine dahil etmeye çalışırlar, ancak sadece dedektif arkadaşı tarafından önerilen olaylar ( davalar), onda merak uyandırır ve kişisel olarak ( mesela Cardinal’ in periyodik olarak tekrar ortaya çıkması) isteksizliği ortadan kaldırır ve 9 kalibrelik Beratta’ sını fazla ısıtarak gerçek bir aksiyon adamı olduğunu gösterir.

Lucrezia, Caliendo and Scintillone’ nın Napoleone’ nin günlük yaşamı algılayışına dahil olması, Napoleone hikayelerinin önemli bir ayrıntısıdır. Bu 3 yaratık, bazen birbiriyle çelişen karakterinin 3 farklı yönünü simgelemektedir. Lucrezia, dişi duygusallığını yansıtan bir su perisidir. Caliendo, ukala ve öğüt verir gibi konuşan acyip bir kahyadır. Scintillone ise biraz şapşalca, kural ve disiplin tanımaz biridir.


Resim

Napoleone’nın maceraları genelde biribirinden farklı cinayetle ilgili olaylar üzerine yoğunlaşır. Şu ana kadar çözmek zorunda olduğu olaylar ve entrikalar, Rus mafyası ve Japon gangsterleri, kendi toplumlarının gizemli sırlarını bilen, esrarengiz ve güçlü Afikalı ve Güney Amerikalı şamanlar, bir avuç dolusu para için yapmayacakları şey olmayan küçük ahmaklar, tehlikeli düşlerin peşinden koşan ve iflas etmiş asil insanlarla, sanat eserlerini yasal olmayan yollarla kaçakcılık yapan yaşlı, şizofren ve şaşkın katillerle, ile bağlantılı pek çok karaktere sahiptir


Resim






Suçluları adalete teslim etmenin yanısıra, böcekbilimci dedektifimiz, aynı zamanda daha çok mitik ve metaforik bağlamda “kötü” yü de ortaya çıkarır. Gerçek dünya ile “göllerin, vadilerin, dağların, ormanların, bulutların ve okyonusların üzerinde ve güneş ışığının, cennetin, yldızların ve gökyüzündeki diğer dünyaların ötesinde” var olan ve Lucrezia, Caliendo ve Scintillone’ nin yaşadığı hayal dünyası arasında ikiye bölünmüş olan Napoleone, gaddar ve aç gözlü yaratıklar, sirenler, cesur Bellerofonte, iyi Pan, Earl Dracula gibi popüler korku imgeleri, samuray savaşçıları ya da sinema yıldızı olan James Cagney gibi gerçeküstü tehditlerle karşılaştığında hiç tereddüt etmez. 

Resim


Düşmanları hangi boyuttan gelirse gelsin, Napoleone her zaman, insan doğasının neden kendini binbir şekle sokarak gizleyen şeytandan b u kadar etkilendiğini anlamaya çalışır. Stratejileri ve sonunda etkisiz hale getirilmiş insanların yıkıcı ve kendilene zarar veren potansiyellerini tahmin etmek ve ortaya çıkarmak için kendi mesleğinden olmayan insanların bakış açısından bakarak hep bir açıklama bulmaya çalışır 


Resim



Kurbanlar ve işkenceciler, sanki kader tarafından ayarlanmış sapkın bir komplo ile kontrol ediliyormuş gibi birbirlerine bağlı görünüyorlar. Aslında bu roller bazen kimin hangi rolde olacağını önceden belirlemiş alaycı bir kuklacı tarafından yazılmış bir metinde, insanların sadece birer etkisiz aktör olduklarını okuyucuya ileterek aynı karakterin içinde bile değişebiliyor. Yaşanan olaylar sayesinde Napoleone, insan doğasını inceliyor ve özel duyarlılığı sayesinde oyunun içini görüyor ve gerçek olay görünümlerinin arkasında duran görünmez güçleri tespit edebiliyor. Napoleone, büyüleyici mekanlardaki gizemli atmosferi yakalayabiliyor ve doğanın derin soluklarını algılayabiliyor. İnsan hareketlerini harekete geçiren şeyin, bilinçaltlarında ve rüyalarının konularında gizlendiklerini biliyor, ancak bütün bunlara rağmen, içerisinde dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş bir ruh hali bulunmamaktadır. Aksine, hayatını günden güne çok pragmatik bir biçimde yaşar, Otel Astrid’ in işleri ve böcek koleksiyonuyla ilgilenir. Özellikle Napoleone, romantik ve idealist bir karakterdir. Her ne kadar şüpheciymiş gibi görünse de, dünyanın en azından biraz daha iyi olabilme ihtimaline inanmaktan vazgeçmiyor.



Sergio Bonelli resmi sitesinden alıntılanmıştır.
Onur Batan

 

Bugün 9 ziyaretçi (30 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol